3 Eylül 2009 Perşembe

GRİP AŞISI OLMAYIN!

Bu yazıyı okumadan grip aşısı olmayın. Bizi bilgilendiren aşı firmaları bakın aslında nasıl bir sağlık oyunu oynuyorlar... Tümü çok iyi kar getiren bir ticaretten ibaret. Her sene herkesin ihtiyacı olabileceği bir ürün, uygulaması hızlı, her sezon bir kere kullanması yeterli dolayısıyla tüketim kararı rahat alınabiliyor, çok fazla sayıda tüketici var, fiyatı yüksek değil... Böyle bir ürüne kim sahip olmak istemez ki! Aşağıda sizlere aşı kampanyasını, işin finansal boyutunu, sayı tahminlerini, koruyuculuğu, içeriği, üretim yolu, yan etkileri, alternatif yöntemleri anlatmaya çalıştım.

7 Aşamalı aşı kampanyası
İşte size pazarlama uzmanlarından bir pazarlama dersi! Bu seferki ürünümüz “grip aşısı”. ABD Hastalık Kontrol Merkezleri’ne (CDC-Centers for Disease Control) göre her grip aşısı sezonunda/başka bir aşı için ekonomik başarıyı yakalamak üzere 7 aşamalı bir plan yapılıyor. Kullanılan dil ve araçlar (haber kanalları, TV) halk sağlığını düşünen (!) firmalardan hiç bir şeyden şüphelenmeyen halka korku temelli mesajlar gönderiyor, bizi grip/x aşısının gerekli olduğuna ikna etmenin yanısıra motive edip istekte bulundurtuyor.

Adım 1: “Aşılama sezonu” başında grip hakkında konuşmaları başlatın. Posterler, el broşürleri sağlık ile ilgili merkezlere gönderilir. Hastaların aklına “tohumlar” ekilir ki aşı geldiğinde istekte bulunsunlar.

Adım 2: Medya bu sene beklenen “yeni” grip salgını hakkında ciddi hastalık ve sonuçlar yaratacağı konusunda öngörülerde bulunmaya başlar. “Bir sonraki dünyanın en büyük grip salgını..” hakkındaki planlamalar, aşı üretimini salgından önce artırmak, salgının yayılmasını önlemek ve hastalıkla savaşmak konusunda sağlık bakanlığı açıklamaları yapılır.

Adım 3: Sonbahar başında yerel ve ulusal tıp ve halk sağlığı uzmanları medya aracılığıyla konu hakkındaki endişelerini söyler ve sonuçlar hakkında tahminlerde bulunarak alarm verir - aşılamaya teşvik ederler. “Milyonlarca insan etkilenecek ve bunların %20si ölecek...” gibi laflar gazete ve TV’lerde gelen haftalarda sarfedilir.

Adım 4: Tıp uzmanlarının raporları kullanılarak halk davranışlarını motive etmek için konu hakkında çeşitli çerçeveler kullanılır. Dil olarak “çok ciddi”, “geçen senelerden çok daha ölümcül”, ör. 2003 senesinde sadece 175 kişi ölmesine rağmen “her yıl gripten onbinlerce insan ölüyor”, “griple savaşmanın en iyi yolu grip aşısıdır” gibi laflar kullanılır.

Adım 5: Medya aracılığıyla sağlık yetkililerinin gribin “ciddi hastalıklara yol açtığı ve bir çok insanın gribe yakalanabileceği”ne dair raporlarını yayınlamaya devam edilir.

Adım 6: Hasta çocuklar ve etkilenen ailelerin resimleri ve hikayeleri görsel olarak paylaşılır. İlk önce motive etmek için sonra da zorlamak için aşılanan insanların resimleri medyada yer alır.

Adım 7: Grip salgınına ve aşılamanın önemine dair referanslar verilir ve tartışmalar yapılır.
Bu seneki konu ise domuz gribi! Duyduğunuz gibi aşısı da yolda. Bu gribe özel bilgiler için referanslara bakabilirsiniz.

Grip aşısının finansal boyutu
Grip aşısı üreticisi CHIRON firmasının yaptığı 2003 yıllı açıklamasındaki rakamlarına göre 332.4 milyon USD satış gerçekleşmiş. Bu sadece bir firmanın rakamları olup, bu rakama dağıtım, uygulama karları dahil bile değil. 2004 senesinde Amerika’da yaklaşık 100 aşı firmasının faaliyet gösterdiğini ve bu rakamın 2009’a kadar katlandığını düşünürseniz sektörde dönen paralar inanılmaz boyutlara ulaşıyor.

Grip salgını sayıları tahminiDünya Sağlık Örgütü (WHO) 120 merkezi raporları, hastane ziyaretleri, grip benzeri semptomlardan şikayetçi olarak gelen kişilerin sayıları, sağlık adına yayınlanan raporlardaki rakamlar, ölüm raporlarında ölüm sebepleri arasında grip geçenler, istatistik uzmanlarının tahmini sayıları, kısacası aklınıza grip adına gelebilecek tüm kaynaklardan çeşitli gerçek veya tahmini sayılar toplanıyor. Ölen kişiler gribin kendisinden değil komplikasyonlarından öldüğü için sayılar matematik formülleri kullanılarak oluşturuluyor.

Normalde grip onbinlerce kişiyi değil gerçekte yılda 1000 civarı kişiyi ölümcül olarak etkiliyor. Zaten bu kişiler çoğunlukla başka ciddi rahatsızlıkları bulunan ve gribin bağışıklıklarını zorladığı kişiler oluyor. Grip aşısının gözardı edilemeyecek ciddi yan etkileri bulunuyor. Sağlık Örgütleri aşı üretici firmalar ile birlikte çalışarak çevreye hastalık korkusu yayarak aşılamayı yaygınlaştırma çalışmaları yapıyor. Böylece normalde yılda 1000 kişinin etkilendiği bir hastalık için 185milyon insan aşılanabiliyor!

Grip aşısı gerçekten koruyor mu?
Şimdiye kadar bulunan 863 grip virüsü var. Aşı sadece 3 tane zincire etki ediyor. Dolayısıyla eğer aşılanmış kişi bu 3 zincir dışındaki diğerlerinden etkileniyorsa o zaman aşı koruyucu olmuyor. Her sene 3 zincirden hangisinin mutasyona uğrayıp salgına dönüşeceği konusunda aşı üreticileri piyasaya sürmeden 6 ay öncesinden tahminde bulunarak birini seçiyor. Eğer tahminleri tutarsa aşı %30 koruyucu olabilir. Eğer tutmazsa ki çoğu kez böyle oluyor o zaman %0 koruyucu oluyor. Hangi salgının başladığı grip salgını sezonu başında anlaşılıyor, tabii aşı ile uyuşup uyuşmadığı bize açıklanmadığı için boşuna aşılanmış oluyoruz. Böylece firmalar yatırımlarını faydasız bir ürünle kazanca dönüştürmüş oluyorlar.

Normalde grip 1 haftalık yatak istirahati ve doğal desteklerle atlatılınca o virüse karşı size bağışıklık kazandırıyor. Ne olacak yine de hastalanacağıma koruma amaçlı yaptırayım ne olur diye düşünebilirsiniz ancak içeriğinde Thimerosal zehirli civa içerikli bileşiği olduğu için pek çok yan etkisi olduğunu unutmayın. Aşının koruma sağlayıp sağlamadığına dair kontrol raporları ise tutulmuyor, zaten milyonlarca kişiyi nasıl takip etsinler ki ne kadarının hayatını bu aşı kurtarmış bilinmiyor.

Grip aşısının yapılan araştırmalarda bebeklerde koruma sağladığı gözlemlenmemiş (1). Astımlı çocuklarda gribal enfeksiyonlardan dolayı hastane ziyaretlerini engellemiyor (2). Yetişkinlerde sadece grip riskini %6 azaltıyor, iş gününden sadece 0.16 gün kayıba sebep oluyor (66.000 yetişkin üzerinden alınan 48 raporun sonuçlarına göre) (3). Yaşlılarda ise 98 grip sezonunda yapılan 64 araştırma sonuçlarına göre belirgin olarak gribe karşı etkili olduğu gözlemlenmemiş (4).

Grip aşısı içeriğine baktınız mı?
Eczanelerde hiç kutuya bakmak aklınıza geldi mi? Bakın bir grip aşısı içinde neler var:

-Yumurta proteinleri: avian (kuş gribi) bulaştıran virüsler de içeriyor
-Gelatin: Alerjik reaksiyonlar ve anaflaktik şok yumurta ve jelatine karşı hassas olanlarda gözlemleniyor
-Polysorbate 80 (Tween80TM): ağır alerjik reaksiyon ve anaflaktik şoka sebep olabilir
-Formaldehit: kanserojen
-Sukroz: normal şeker
-Resin: alerjik reaksiyonlara yol açtığı biliniyor
-Gentamycin: bir antibiyotik
-Thimerosal: multidozlarda civa bileşiği

Grip aşısı nasıl üretiliyor?
Aşı tavuk embriyorsu ile üretiliyor. Yumurta ve tavuk alerjisi olanlar için ciddi tehlike içeriyor. Tüm viral aşılar sadece üretildiği virüs değil aynı zamanda lösemi ve diğer kanserle alakalı virüs kalıntılarını de içeriyorlar. Bunlar laboratuvar ortamında tamamen ayrıştılamıyor. Bu virüsler embriyonun alındığı tavuklardan geliyor. %98 temizlendiği söylense de %2 oranında bir kaç milyar virüs halen kanser ve lösemi tehlikesi içeriyor.

Grip aşısı güvenli mi?
Aşının içeriğinde bulunan canlı virüs aşıdan virüsün etrafa bulaşmasına ve aşı olan kişiden yayılmasına sebep oluyor. Bu durumda bağışıklı sistemi zayıf kişileri aşı olması son derece sakıncalı. Grip aşısı, zehirli bir civa bileşiği olan Thimerosal içerdiği için özellikle beyinleri gelişmekte olan bebekler ve hamile kadınlar için son derece tehlikeli. Thimerosal’ın otizm, alzeimer ve ADD (dikkat eksikliği, öğrenme geriliği) rahatsızlıkları ile kanıtlanmış ancak örtbas edilen bağlantısı var. Bunu reddetmeyen aşı üreticileri şimdilerde bu kimyasal maddeyi aşılardan çıkardıklarını iddia ediyorlar ancak yine de eser miktarlarda bu koruyucu madde aşılarda yer alıyor. Buna rağmen FDA (ABD Ulusal İlaç Komisyonu) tarafından koruyucu maddelerden arınmıştır belgesi alabiliyor! Eser miktarmış ne olur derseniz bir düşünün: Bir günde salgılanan tiroid hormonu miktarınız mikron oranlarında normal sayılırken yine moleküler bir artış hormonal bozukluk yaratıyor, neden aynısı vücudumuza direk kana enjekte edilen zehirli kimyasallar için geçerli sayılmıyor?

Bebeklerde 6 aydan sonra bağışıklık sistemi gelişmeye başlıyor. Ağızdan, burundan ve deriden alınan bakteri ve virüsleri kendisi yenebilen bağışıklık sistemi o istilacıya karşı ömür boyu bağışık oluyor ve yavaş yavaş kuvvetleniyor. Direk kana karışmak üzere deriden iğne ile uygulanan aşılar ise doğal yollarla bağışıklığın gelişmesini engelliyor, yapay bir bağışıklık sağlıyor ve yeni gelişmekte olan nesli ileride oluşabilecek yeni mutasyon virüslere karşı savunmasız hale getiriyor. Böylece yaş ilerledikçe hastalıklardan korunmak için her seferinde aşı ürünlerine ihtiyaç duyacak zayıf bir nesil yetişmiş oluyor. Aşıların en fazla 3-5 sene koruma sağladıkları söylendiği için şimdilerde yetişkinler ve yaşlılar için de aşılama önerileri getiriliyor. Beşikten itibaren hiçbir hastalığı doğal yollarla atlatmayarak basit bir gripten bile etkilenebilecek sağlığı bozuk bir nesil olmaya doğru gidiyoruz.

Aşının yan etkileri
Aşı içerdiği bir çok kimyasal madde ve virüsler ile Guillain-Barre sendromu, felç, hafıza kaybı, kaşıntılı kızarıklıklar, alerjiler, kronik yorgunluk ve tabii bunlar yanında klasik grip semptomları olan başağrısı, halsizlik, eklem ve kas ağrısı, gözlerde kızarıklık, boğaz enfeksiyonu, öksürüğe yol açıyor. Aşı olan kişinin aşıdan grip kapıp hemen sonrasında antibiyotik içmek zorunda oldukları çok ağır bir gribe yakalandıklarını siz de etrafınızda görmüşsünüzdür.

ABD Ulusal Aleri ve Bulaşıcı Hastalık Enstitüsü’nden Dr. J. Seal, “Tüm grip ve diğer aşılar Guillain-Barre sendromuna yol açabiliyor” açıklamasını yapıyor.

Domuz gribi aşısı yolda
WHO raporu açıklamasına göre H1N1 grip virüsü için 4.9 milyar dozluk bir aşı üretimi olacağı tahmin ediliyor. Aşı firmalarının kuzey yarımküre için 780milyon doz aşıyı 2008-2009 sezonu için üretmeleri planlanıyordu. Grip Amerikalılara için bir doz normal grip aşısı, iki doz da domuz giribi aşısı öneriliyor.

Gribe karşı alternatif yöntemler
Gribe karşı en iyi korunma elleri iyi yıkamak ve sağlıklı alışkanlıklar içeren alkol, antibiyotik ve toksik kimyasal maddelerden uzak bir hayat sürdürmek. Diğer yöntemler ise Zinc içeren C vitaminli drojeleri emmek, Vitamin A-C-D3 takviyeleri, yan tesirleri olmayan homeopatik ilaçlar (Infludo Fransa’da çok yaygın, Oscillococcinum grip semptomları ilk başladığında alınırsa etkili), tavuk suyuna çorba, bitkisel destekler...

Referanslar:
(1) Vaccines for preventing influenza in healthy children. The Cochrane Database of Systemic Reviews. 2 (2008)
(2) The American Thoracic Society’s 105th International Conference, May 15-20, 2009, San Diego
(3) The Cochrane Database of Systematic Reviews. “Vaccines for preventing influenza in healthy adults” (2006)
(4) The Cochrane Database of Systematic Reviews. “Vaccines for preventing influenza in the elderly” (2006)
*Aşılar ile ilgili tehlikeleri daha detaylı okumak için : http://www.vran.org/ Vaccination Risk Awareness Network (Aşı Riski Farkındalığı Ağı)
*Vaccines, Are They Really Safe And Effective? Neil Z. Miller, 2008, ISBN-13: 978-188121730-5 (kitap 916 tane aşılarla ilgili araştırma makalesine refens veriyor)
*Domuz gribi hakkında anlatılmayanlar: http://www.wellwithin1.com/swineflu.htm
*Dr. Sherri Tenpenny, New Medical Awareness Seminars, http://www.nmaseminars.com/http://www.redflagsweekly.com/conferences/vaccines/2003_dec18.php *CDC fact sheet. Influenza Vaccine Effectiveness Studies. Jan. 15, 2004.*CDC, "The Seven-Step Recipe for Generating Interest in, and Demand for, Flu (or any other) Vaccination"
* http://www.nomercury.org/
* http://vaccineinfo.net/

Resim: http://www.loadtr.com/405867-grip_aşısı_.htm

6 yorum:

fatoş dedi ki...

gerçekten çok ürkütücü. bilgiler için teşekkürler. etrafımdaki insanlara bu bilgileri sayenizde aktardım. güzel günler...

fatoş dedi ki...

herşeyi yapar yakındır, onlarla geçen hergün muhteşem, değil mi?
güzel günler...

deruni dedi ki...

Sevgili Başak,
Konuyla alakasız ama profili okuyunca yazmaya karar verdim. Griple ilgili yayınları okurken sana denk geldim. Bazı öğrencilerimde şiddetli köpek fobisi var. Çok küçük ve savunmasızken saldırıya uğramışlar. Klasik yollarla bu işi halledemiyoruz( Komşunun köpeği, yavru köpek, sevimli oyunbaz köpek, vs.)
İşin kötüsü köpekler onların korktuğunu anlayınca iyice azmanlaşıyorlar. Hiç kimseye havlamayan köpek, sanki bu garibanları seçiyor ve başlıyor havlamaya. Koşup üzerine doğru gelen mi ararsın. Enteresan bir durum. Niye böyle olduğunu anlatsam da anlamıyorlar. Hergün okula gelişleri bir problem, gidişleri başka bir problem. Üstelik bulunduğum kasabanın her tarafı sokak köpeği dolu. Yani bu durumdan uzak kalabilmek gibi bir durumlarıda yok.
Lütfen bana yardım edebilecek bir şeyler tavsiye et. Zira çocukların böyle titreyip ağlamasına dayanamıyorum.

Başak Pirtini dedi ki...

Sevgili Deruni,Köpeklerle ilgili bloglarım sayfasına bakın lütfen. "Köpeklerin beden dili": http://bashico.blogspot.com/search/label/K%C3%B6peklerin%20beden%20dili Buradaki köpek beden dili hareketlerini öğrencilere anlatmanızda fayda var. Köpekler normalde birbirlierini devamlı sakinleştirme mesajları verirler, ancak bunları anlamadığımızda savunmaya geçebilirler. Bu öğrencileriniz de köpek diliyle köpeklere sakin ol mesajı verebilirler. Bu yazılardakileri öğrencilerinize anlatmanızı tavsiye edebilirim. Ayrıca Turid Rugaas tarafından bunlar bir kitapta toplanmış. İstanbul'da "Stardogs Positive Training" eğitimcileri bu kitabı Türkçe de bastılar. Kendilerinden temin edebilirsiniz. İlgili kişi: Mehveş İpek +90.216.675 02 54 / +90.216.612 85 61. Onlarda eğitim gören köpek eğitimcileri gelip konuşursanız öğrencilerinize bir köpeklerin beden dili semineri verebilir belki :) Kolay gelsin.

deruni dedi ki...

Sevgili Başak,
Çok teşekkür ederim. Yazılarının hepsini ilgiyle okudum. Ne iyi yapmışsın paylaşmakla. Umarım hep devam edersin. Maalesef İstanbul'da değiliz. Çocuklar için daha spesifik bir uygulama lazım. Direk yaşam kaygısına yönelik, güçlü bir korku duyuyorlar. Yetişkin tepkisi gibi köpekten sonra durum unutulmuyor ve kabuslar, okula gelmeye güçlü direnme gibi bir hal alıyor. Doğadan koptukça insan nesli bedelini ağır ödüyor yani.
Sağlıcakla ve sevgilerimle kal.

Başak Pirtini dedi ki...

Sevgili Deruni,
Çocuklukta yaşananlar dediğiniz gibi yetişkinlik döneminde de korkular olarak peşimizi bırakmıyor. Bende ne insanlar görüm yanlarından kedi geçerken 3 metre öteye kaçıyorlar... Daha spesifik olmak gerekirse, psikloljik tedavi için psikologların da kullandığı regresyon terapisi yöntemi var. Hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama konu çok ilginç. Bu terapide bilinçaltını geçmişte korkunun yaşandığı ana tekrar geri döndürerek olayın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi sağlanıyor. Oldukça etkili bir yöntem. Bakmak isterseniz http://www.radianced.com/tr/plt.aspSevgiler.