Hayvanlarla telepatik iletişim kuran binlerce kişi var. Bunlardan birisi olan Amelia Kinkade kitaplarında hayvanların iç dünyasının ne kadar duygusal, komik ve dürüst olduğunu anlatıyor. Bu blogumda aşağıda hakkında bilgi verdiğim ünlü hayvan iletişimcisi Amelia Kinkade’den hikayelere yer vermek istiyorum.
Turuncu sopa
Amelia bir gün evinden yukarı sokaktaki bir pet shopta iki tane Macaw papağanı ile karşılaşmış. Cosmo mavi-sarı renklerde, arkadaşı Carlos ise yeşil kanatlı iki macaw. Amelia her gün kafeslerinin önünden geçerken evlerinden bu kadar uzakta olan bu iki papağana ne konuşacağını bilmeyerek üzüntü duygularını yolluyormuş. Daha konuşkan olan Cosmo’ya her seferinde en favori yiyeceğini soruyor, cevap olarak “turuncu sopa” geliyormuş. Kafesine bakıp çekirdekler dışında yiyecek bir şey olmadığını görünce “ne yemeyi seviyorsun” diye soruyor, ancak yine Cosmo’dan neden anlamıyorsun gibi şaşkın bir “turuncu sopa” cevabı geliyormuş. Bu yaklaşık 1,5 sene hep böyle devam etmiş. Herhalde Cosmo benim hep aynı soruyu soran bir aptal olduğumu düşünmüştür diyen Amelia bir gün yine dükkana girdiğinde Carlos’un gitmiş olduğunu farketmiş. Cosmo’ya sorunca ondan Carlos’un kafesinin sürüklenerek dükkanın dışına çıkartıldığının zihinsel resimlerini algılamış. Cosmo’ya Carlos’un iyi bir eve gittiği ve mutlu olacağı temennilerini yolladıktan sonra tekrar aynı soruyu sormuş. “En favori yiyeceğin ne?”. “Turuncu sopa”. Bu sefer bir çözüm bulmak için “Bana resmini gösterebilir misin?” diye sormuş. Cosmo hemen ağzında büyük bir dilim havuca benzer bir nesnenin resmini iletmiş. Belki 100. defa ne olduğunu merak eden Amelia, papağana “Sizi turuncu çekirdek kaplı sopalarla mı yoksa havuç dilimleri ile mi besliyorlar?” diye sormuş. “Hayır! Hayır! Turuncu sopa”diye diretmiş. Cosmo Amelia’yı korkutan bir hareketle gözlerini ona dikerek bir anda kafesin kenarına doğru zıplayıp aşağıya inmiş ve ağzında bir insan bebeği diş çıkarma oyuncağı ile yukarı çıkmış. Bir ayağı ile oyuncağın halkasından tutmuş, ağzıyla da plastik halkanın ucuna takılı renkli anahtarlardan mavi, sarı, kırmızıyı becerikli bir şekilde ayırmış. Turuncu parçaya gelince gagası ile onu tutup, Amelia’ya doğru eğilerek, bir yandan gözlerine bakmış ve suratına bu parçayı sallamış. Turuncu plastik oyuncak gerçekte büyük bir araba anahtarına benziyor ve turuncu kalın bir havuçu dilimini andırıyormuş. Cosmo “Turuncu sopa!” diye tekrar etmiş. Dizlerinin bağı çözülen Amelia bu gösteri karşısında nerdeyse bayılacak gibi olmuş.
Amelia şimdiye kadar yıllarca hayvanlarla iletişim kurmuş olmasına rağmen papağanlar kadar telepati sırasında ne hakkında konuştuklarını uygulamalı gösteren canlılarla karşılaşmadığını ifade ediyor. Frankfurt’ta bir workshop sırasında yine büyük bir papağan ve sahibi çalışmaya konuk olmuş. Grup zihinsel olarak papağana sorular sorup cevaplarını tartışırken kuş sahibinin kolunda sakince duruyormuş. Grup “Evdeki diğer kuşun nesi var? Bir sorunu var. Nedir?” diye sorunca papağan birden çıldırmış, etrafta bir tur uçup tekrar sahibinin koluna dönmüş. Öyleki herkes bir anda beklenmeden olan bu hareket karşısında çığlıklar atmış. Evdeki kuşun problemi uçamamasıymış. Bu durum papağanı o kadar üzüyormuş ki soruya cevap vermek için uygulamalı göstermiş. Belki bu size o anda tesadüf diye gelebilir. Ancak çalışmanın devamında bir katılımcı kaplumbağasını getirmiş. Grup kaplumbağaya kızgın olduğunda ne yaptığını sormuş. Bumerang uçuşundan sonra sakince oturan papağan gruba sorunun cevabını alabilmeleri için bir kaç dakika verdikten sonra bir anda havalanmış, kapalı bir pencereye doğru uçmuş, cama çarpıp yere çakılmış. Sahibi papağanın herkesi korkutan bu hareketi önceden hiç yapmadığını söylemiş. Neyseki papağan ayağa kalkmış, bu sırada kaplumbağanın sahibi de ayaklanmış ve büyük gizemi çözmüş. Kaplumbağa ne zaman stresli olsa akvaryumunun duvarına kafasında izler olana kadar vuruyormuş. Papağan aslında grubun kaplumbağaya sorduğu soruları anlamakta kalmamış, cevabı onun yerine uygulamalı olarak göstermiş.
Kitapta Amelia köpekler, kediler, atlar, fareler, kertenkeleler, egzotik hayvanlar ve böceklerle kurduğu inanılmaz iletişimleri ve şaşırtıcı bilgileri oldukça eğlenceli ve akıcı bir dil ile aktarıyor. Benim en çok anlatmaktan hoşlandığım bir hikayesi de kedisi ile ilgili.
Amelia kedisinin dışarıda dolaşması için her gün bir yeri açık bırakıyor. Ancak geri dönmesini merak ettiği için kedisiyle her gün işten dönüşte akşam saatinde kapı önünde buluşma konusunda anlaşıyor. Bu anlaşma düzgün işlerken bir gün Amelia işe gitme yolunca normalde kendisi ile bu şekilde iletişime geçmeyen kedisinden acil ve heyecanlı bir mesaj alıyor. “İstilacılar, istilacılar! Çabuk”. Acilen yolunu trafikte değiştiren Amelia soluğu evin kapısında kedisi onu beklerken alıyor. Evdeki istilacının çıkabileceği kadar bir müddet kapıda ses yapıp bekledikten sonra korkarak içeriye giriyor. Evde kimsenin olmadığını gören Amelia mutfağa geldiğinde kedisi hemen yemek kabına koşuyor. Kabın içindeki mamada gezen yüzlerce karıncayı gören Amelia durumu anlıyor. Karıncalar evini istila etmiş! Kedisine “sen karıncaları yemeyi seversin, neden bunları yemedin?” diye soruyor. Kedisinin cevabı ise çok komik “Çok fazla sayıdalar”. Hayvanların da ciddi bir mizah duygusuna sahip olduklarını düşünmek yanlış olmaz değil mi?
Turuncu sopa
Amelia bir gün evinden yukarı sokaktaki bir pet shopta iki tane Macaw papağanı ile karşılaşmış. Cosmo mavi-sarı renklerde, arkadaşı Carlos ise yeşil kanatlı iki macaw. Amelia her gün kafeslerinin önünden geçerken evlerinden bu kadar uzakta olan bu iki papağana ne konuşacağını bilmeyerek üzüntü duygularını yolluyormuş. Daha konuşkan olan Cosmo’ya her seferinde en favori yiyeceğini soruyor, cevap olarak “turuncu sopa” geliyormuş. Kafesine bakıp çekirdekler dışında yiyecek bir şey olmadığını görünce “ne yemeyi seviyorsun” diye soruyor, ancak yine Cosmo’dan neden anlamıyorsun gibi şaşkın bir “turuncu sopa” cevabı geliyormuş. Bu yaklaşık 1,5 sene hep böyle devam etmiş. Herhalde Cosmo benim hep aynı soruyu soran bir aptal olduğumu düşünmüştür diyen Amelia bir gün yine dükkana girdiğinde Carlos’un gitmiş olduğunu farketmiş. Cosmo’ya sorunca ondan Carlos’un kafesinin sürüklenerek dükkanın dışına çıkartıldığının zihinsel resimlerini algılamış. Cosmo’ya Carlos’un iyi bir eve gittiği ve mutlu olacağı temennilerini yolladıktan sonra tekrar aynı soruyu sormuş. “En favori yiyeceğin ne?”. “Turuncu sopa”. Bu sefer bir çözüm bulmak için “Bana resmini gösterebilir misin?” diye sormuş. Cosmo hemen ağzında büyük bir dilim havuca benzer bir nesnenin resmini iletmiş. Belki 100. defa ne olduğunu merak eden Amelia, papağana “Sizi turuncu çekirdek kaplı sopalarla mı yoksa havuç dilimleri ile mi besliyorlar?” diye sormuş. “Hayır! Hayır! Turuncu sopa”diye diretmiş. Cosmo Amelia’yı korkutan bir hareketle gözlerini ona dikerek bir anda kafesin kenarına doğru zıplayıp aşağıya inmiş ve ağzında bir insan bebeği diş çıkarma oyuncağı ile yukarı çıkmış. Bir ayağı ile oyuncağın halkasından tutmuş, ağzıyla da plastik halkanın ucuna takılı renkli anahtarlardan mavi, sarı, kırmızıyı becerikli bir şekilde ayırmış. Turuncu parçaya gelince gagası ile onu tutup, Amelia’ya doğru eğilerek, bir yandan gözlerine bakmış ve suratına bu parçayı sallamış. Turuncu plastik oyuncak gerçekte büyük bir araba anahtarına benziyor ve turuncu kalın bir havuçu dilimini andırıyormuş. Cosmo “Turuncu sopa!” diye tekrar etmiş. Dizlerinin bağı çözülen Amelia bu gösteri karşısında nerdeyse bayılacak gibi olmuş.
Amelia şimdiye kadar yıllarca hayvanlarla iletişim kurmuş olmasına rağmen papağanlar kadar telepati sırasında ne hakkında konuştuklarını uygulamalı gösteren canlılarla karşılaşmadığını ifade ediyor. Frankfurt’ta bir workshop sırasında yine büyük bir papağan ve sahibi çalışmaya konuk olmuş. Grup zihinsel olarak papağana sorular sorup cevaplarını tartışırken kuş sahibinin kolunda sakince duruyormuş. Grup “Evdeki diğer kuşun nesi var? Bir sorunu var. Nedir?” diye sorunca papağan birden çıldırmış, etrafta bir tur uçup tekrar sahibinin koluna dönmüş. Öyleki herkes bir anda beklenmeden olan bu hareket karşısında çığlıklar atmış. Evdeki kuşun problemi uçamamasıymış. Bu durum papağanı o kadar üzüyormuş ki soruya cevap vermek için uygulamalı göstermiş. Belki bu size o anda tesadüf diye gelebilir. Ancak çalışmanın devamında bir katılımcı kaplumbağasını getirmiş. Grup kaplumbağaya kızgın olduğunda ne yaptığını sormuş. Bumerang uçuşundan sonra sakince oturan papağan gruba sorunun cevabını alabilmeleri için bir kaç dakika verdikten sonra bir anda havalanmış, kapalı bir pencereye doğru uçmuş, cama çarpıp yere çakılmış. Sahibi papağanın herkesi korkutan bu hareketi önceden hiç yapmadığını söylemiş. Neyseki papağan ayağa kalkmış, bu sırada kaplumbağanın sahibi de ayaklanmış ve büyük gizemi çözmüş. Kaplumbağa ne zaman stresli olsa akvaryumunun duvarına kafasında izler olana kadar vuruyormuş. Papağan aslında grubun kaplumbağaya sorduğu soruları anlamakta kalmamış, cevabı onun yerine uygulamalı olarak göstermiş.
Kitapta Amelia köpekler, kediler, atlar, fareler, kertenkeleler, egzotik hayvanlar ve böceklerle kurduğu inanılmaz iletişimleri ve şaşırtıcı bilgileri oldukça eğlenceli ve akıcı bir dil ile aktarıyor. Benim en çok anlatmaktan hoşlandığım bir hikayesi de kedisi ile ilgili.
Amelia kedisinin dışarıda dolaşması için her gün bir yeri açık bırakıyor. Ancak geri dönmesini merak ettiği için kedisiyle her gün işten dönüşte akşam saatinde kapı önünde buluşma konusunda anlaşıyor. Bu anlaşma düzgün işlerken bir gün Amelia işe gitme yolunca normalde kendisi ile bu şekilde iletişime geçmeyen kedisinden acil ve heyecanlı bir mesaj alıyor. “İstilacılar, istilacılar! Çabuk”. Acilen yolunu trafikte değiştiren Amelia soluğu evin kapısında kedisi onu beklerken alıyor. Evdeki istilacının çıkabileceği kadar bir müddet kapıda ses yapıp bekledikten sonra korkarak içeriye giriyor. Evde kimsenin olmadığını gören Amelia mutfağa geldiğinde kedisi hemen yemek kabına koşuyor. Kabın içindeki mamada gezen yüzlerce karıncayı gören Amelia durumu anlıyor. Karıncalar evini istila etmiş! Kedisine “sen karıncaları yemeyi seversin, neden bunları yemedin?” diye soruyor. Kedisinin cevabı ise çok komik “Çok fazla sayıdalar”. Hayvanların da ciddi bir mizah duygusuna sahip olduklarını düşünmek yanlış olmaz değil mi?
Bir hayvan iletişimcisi
“Amelia Kinkade”
Kitaplarını büyük bir keyifle okuduğum Amelia Kinkade, uluslararası tanınmış bir hayvan iletişimcisi (animal commnicator). Pek çok veteriner hekim, hayvan kurtarma ve koruma dernekleri ve hayvan severler tarafından insanlarla hayvanlar arasında iletişim kurma yeteneği ile takdir ediliyor. 2002 yılında, Buckingham Palace’ta Kraliçe Elizabeth’in ve Prens Charles’ın atlarına çeviri yapmak üzere bulundu. Kinkade, Amerika’nın ilk 100 psişiği arasında yer alıyor. Yeteneği ile New York Times, Chicago Tribune, London Sunday News, ABC online gibi yüzlerce magazin, gazete ve VH1, BBC News gibi haber kanallarına konu olan Kinkade ABD, İngiltere, Avrupa, Afrika ve Avustralya’da pek çok canlı yayına çıkmış. Halen Kuzey Hollywood’da yaşayan Kinkade tüm dünyadan hayvan sahiplerinin hayvanları için iletişimlerini gerçekleştiriyor.
Kitapları (Henüz Türkçe’leri yok):Straight from the Horse’s Mouth: How to Talk to Animals and Get Answers, 2005 “Direk Atın Ağzından: Hayvanlarla Konuşmak ve Cevap Almanın Yolları”
The Language of Miracles, 2006 “Mucizelerin Dili”
Diğer hayvanlarla iletişim kitapları:
"Animal Talk" Penelope Smith, 2004
"Sonya Fitzpatrick the Pet Psychic: What the Animals Tell me" 2004
"Spoken in Whispers: The Autobiography of a horse whisperer" Nicki Mackay, 1999
"Talking with the animals" Patty Summers (Animal Communicator), 1998
Hayvanlarla iletişim kuranların web siteleri:
http://en.wikipedia.org/wiki/Amelia_Kinkade
http://www.ameliakinkade.com/
http://www.animal-com.com/animalcom_us/talk_1.htm (Fransa'daki bir grup hayvan medyumu, aralarında Penelope Smith ve ünlü diğerleri var)
http://www.animalcommunicator.net/
http://www.sonyafitzpatrick.com/default.aspx (Amerika'nın en çok bilinen Pet Psyhic TV şovunu yapan hayvan medyumu)
http://www.animalsinourhearts.com/commune/resourc1.htm http://www.animaltalk.net/dolphin.htm (Penelope Smith bu konuda en çok konuşulan isimlerden)
Hayvanlarla iletişim yahoogrupları:
Hayvanlarla iletişim kuran diğer kişilerle, bu işi profesyonel olarak yapanlarla aşağıdaki gruplar vasıtasıyla iletişim kurabilirsiniz. Gruplardaki hayvanların resimlerini kullanarak çeşitli egzersizler yapabilir ve gruplara kendi hayvan resimlerinizi yollayarak gönüllü okuma yapmalarını isteyebilirsiniz. Bir seferinde gruptaki iki kişi benim için kedimlerim Maviş ve Boncuk ile iletişim kurmuşlardı.
http://pets.groups.yahoo.com/group/animalcommunication/ (17.10.08 itibariyle 2349 üyesi var)
http://pets.groups.yahoo.com/group/AnimalCommunications/ (17.10.08 itibariyle 863 üyesi var)
**************************************************
Hayvanlarınızla iletilişim seansı almak ister misiniz?
2 yorum:
Bilgiler icin tesekkürler. Linkinizi sayfama ekliyorum.
Selam ve sevgiler...
Sonja
başak abla.. linkini annemle sayfamıza ekledik..ben hayvanları çok seviyorum.. en çok da kedi ve köpekleri seviyorum..onlarla konuşuyorum..annemle pencerenin önüne mama koyuyoruz kuşlar için.. eline sağlık.. akın bu da ben www.akinkoc.blogspot.com
Yorum Gönder